Translate

1 Şubat 2016 Pazartesi

hayat sokak da...

Annem göbeğimi gökkuşağının başladığı yere atmış sanırım :) Hayat sokak da lafı ne kadar da doğru.. Sürekli bir şeyler öğrenirsin. Bazıları için bir okuldur sokak.. Performans yapabilirsin mesela veya oturup bir kenara gelip geçenleri izlersin.. Birilerinin peşine takılıp para isteyen çocukları gözlersin..  Altına karton alıp kıvrılıveren amcaya bakarsın.. Hayatını sokak da kazananlara bakarsın.  O kadar çok hikaye çıkar ki insanların tavırlarına görüntüsüne mimiklerine bakıp uydursan.. Bilmem belki hikayelerin bazıları tutar bile :) Hayat çok kısa.. Evde oturup geçmesini bekleyemeyecek kadar kısa.. Evde ölünmez. Ölmek için gökyüzü gerekli..

19 Kasım 2015 Perşembe

Prof.Dr. ALİ AYHAN hocamıza.. Hiç bir kadın rahim kanserinden ölmesin..






Her gün Allah bilir kaç defa alo kadın doğum diyorum :) Randevu merkezinde çalıştığımdan bahsetmiştim sanırım. Başkent Hastanesinde Kadın Doğum Polikliniğinde çalışıyorum. Bu poliklinik de öyle bir doktor var ki… Kadın hastalıklarıyla ilgili her derdinize deva olacak bir insan.

Yılda 300 bine yakın kadın rahim kanserinden hayatını kaybediyor. Doktorlar erken tanının ne kadar önemli olduğuna dikkat çekmeye çalışıyor ama sanırım kadınlar için o koltuğa oturmak biraz stresli. Hastaneye randevu alıp gelen ve saatlerce bekledikten sonra vazgeçen kadınları biliyorum. Tekrar muayeneye geldiklerinde bazen bir şeyler için geç kalmış olabiliyorlar. Utandıkları için , imkanları olmadığı için , önemsemedikleri için yıllarca doktora gitmeyen kadınlar var. Kadınların utanmasını çekinmesini belki anlayabilirim ama bir de erkekler var. Adamlar depresyona giriyor. Bu konuda fazla yorum yapmak istemiyorum çünkü herkes aynı değil. Sadece bir hastamız erkek doktora muayene oldu diye eşinin boşanmak istediğini hatırlıyorum. Bu polikliniği bayanlardan çok erkekler arıyordur yakınlarına randevu almak için. Eşinin en son ne zaman muayeneye geldiğini takip edip randevu alan eşler de var tabi ki. Sonuç olarak güvenilir bir yerde bir kadın doğum doktoruna muayene olun ve yakınlarınızı bu konuda uyarın.


Bunun ciddiye alınması gereken bir konu olduğunun da farkında değiliz birçoğumuz. HPV diye bir şeyi duymayan varsa internetten araştırsın. Çaresi yok, yapacak bir şey kalmamış diyenlere aldırmayın bir de Prof. Dr. Ali Ayhan’a sorun. Hocanın onayını almadan karar vermeyin.













Prof. Dr Ali Ayhan kadın doğumla, onkolojiyle, poliple ve bazen adını bile bilmediğimiz birçok kadın hastalıklarıyla ilgili sıkıntısı olan herkesin ismini mutlaka duyduğu bir hocadır.

 

Adını internete yazdığınızda şu kişisel bilgileri çıkacaktır.

^Dünyaca ünlü Onkoloji ve Jinokoloji başkanı; ilk, orta ve lise öğrenimini Anamur Ortaköy Bölge İlkokulu, Anamur Ortaokulu, Silifke Lisesi ve Mersin Tevfik Sırrı Gür Lisesi’nde yaptı.1967 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden birincilikle mezun oldu. 1967-1971 yılları arasında Hacettepe Ü.T.F. Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nde uzmanlık öğrenimini tamamladı. Ardından öğretim üyesi olarak çalışmaya başladığı Hacettepe Ü.T.F. Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı’nda 1979 yılında doçent, 1988' de profesör oldu.

1982 yılında State University of New York at Buffalo’da jinekolojik onkolojide tanı ve yenilikler, kolposkopi ve lazer üzerine çalışmalar yaptı. Aynı yıl University of British Columbia-Vancouver’da mikrocerrahinin temel prensipleri üzerine çalıştı.

Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu, Türk Kanser Araştırma ve Savaş Derneği, Hacettepe Kadın Doğum Kliniği Geliştirme Derneği, Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği, üyeliği yanında Türk Jinekolojik Onkoloji Derneği’nin kurucu üyesi ve halen başkanıdır. Ayrıca ‘International Gynecologic Cancer Society’ üyesi olup, 2005 - 2009 yılları arasında ESGO (European Society of Gynecologic Oncology)’nin ortadoğu temsilcisi olarak görev yapmıştır.

Kadın kanserleri ile kanser öncüsü lezyonların tanı ve tedavisi, kanser taraması ve kolposkopi ile ilgilenen Prof. Dr. Ayhan 2007 yılından itibaren Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı’nda görev yapmaktadır.^

Hocamız Anamurluların deyişiyle, “Karagözlerden Ali” , Hacettepe deki bazı hastalarının deyişiyle ‘’Kasap Ali’’  zor şartlarda yoksullukla büyümüş ama mücadele etmekten hiç vazgeçmemiş. Kendisine çok büyük saygı duyarım ve benim için çok özeldir. ‘ Ne paralar kazanıyor bu kadar hastası var’ diyorlar. Çok para kazanıyor evet ama parasını hiçbir zaman gereksiz yere maddeye eşyaya gösterişe bağlamıyor. Okul yaptırıyor, çocuklar okutuyor daha neler. Bunlarla da hiçbir zaman övünmez kabacası böbürlenmez reklam yapmaz. Göbekli yanakları tombul tatlı mı tatlı bir doktordur. İçiniz kaynar :) 75 yaşında hala gözlerinin içi güler, hayata dolu dolu bakar ve günün 4 saati uyku dışındaki zamanını çalışarak geçirir. Hayatını kadınların rahim kanserinden ölmemesine adamış. Sinirlendiğinde fazla yanında durmadan '' evet hocam haklısınız'' deyip odayı terk etmek lazım. Zaten kızıyorsa haklıdır. Profesör havalarına girip hastaların veya misafirlerinin yanında artistlik yapmaz. Personelini küçük düşürmez. İşini düzgün yaptığın sürece sorun yok demektir. Tabii ki hasta fazlalığı dosyalar evraklar derken bazen aksilikler oluyor ve hocamız gece yarısına yakın hastayı bitirdikten sonra ''iş telaşından bazen insanlar istemeden birbirinin kalbini kırabilir. Bir yanlışımız olduysa kusura bakmayın çocuklar'' diyerek gönlümüzü de alır... Hocam hakkında ne yazsam az gelir. Babası vefat ettiğinde bile bekleyen hastalarını muayene ettikten sonra memlekete giden bir adam.





Hasta danışmanlığını yaptığım dönemde benim pes edip etmeyeceğimi mi test ediyordu bilmiyorum, dosyalar yüzünden veya takip edilmemiş sonuçlar yüzünden kızardı. Seninle çalışmak istemiyorum alsınlar seni buradan derdi. İstemiyor olsa bir lafına bakar ama hiçbir zaman insanların ekmeğiyle oynamaz. Sana hakaret etmekten sıkıldım kâğıda yazıp veriyim masana as gelip gittikçe bak demişti. Yanımda ki  arkadaşlar 'üzülme' diye teselli vermişlerdi. Ne üzülmesi adam takılıyor. Aksine ben de hocanın söylediği komik şeyleri masama yazıp asmıştım ve gelip gittikçe bakıp gülüyordum. Sonra odasına girdikçe dedemmiş gibi yanaklarını sıkasım geliyordu :) Hocamızla bir yıl çalıştım ama çok ders aldım hayatla ilgili. Hoca kitaplarını başının üzerinde tutup her gün okula gitmek için dereden karşıya geçtiğini anlattığında duygulanmış ama gurur duymuştum ne kadar güzel yürekli mücadeleci bir hocamız var diye. Ali hoca Allah tarafından gönderilmiş bir melek sanırım :) Sen git ölene kadar kadınların bu hastalıktan ölmesine izin verme demiş sanki. Hastaları ve tüm hastane personeli tarafından sevilen tatlı bir Prof. amca :) Hastanede kendisine ait olan kat sürekli dolu.

İlk gelen hastaların biraz gözü korkuyor ‘’bize de sıra gelir mi? 4 saattir bekliyoruz, ya muayene olmadan dönersek’’ diye. Hastalar hiç söylenmeden beklerken sorun çıkartan olursa da neden beklemeye değer olduğunu kendi hikâyelerinden anlatıyorlar. ’’Bana öleceksin dediler 9 yıldır yaşıyorum’’ J

Bekleme odasında sırayla ilgili tartışma olursa hoca kapıyı açıp kibarca ’’ merak etmeyin ben buradaki bütün hastalara bakmadan gitmem , neyin kavgasını yapıyorsunuz ‘’  der ve insanlar hocanın özverili çalışmasına hayran kalıp sessizce beklerler. Bazen hocamızın bekleme salonu türbe gibi geliyordu bana J Bir sürü genç yaşlı insan oturmuş sırası gelene kadar dua ediyor Ali hoca için. Hocamız sadece muayene yapmıyor aslında. Odasına girdiğinizde artık sizin hayatınızda bir yerde oluyor. Bazen ileriye yönelik planlarınızı bazen hayata bakışınızı her şeyi değiştirebiliyor siz farkına varmadan J Sohbet esnasında söylediği bir söz, bir hikâye alıp götürüyor sizi. Ayrıca muayene odası deyip geçmeyin sizi çok güzel ağırlar, moral verir, espri yapar, ikramlarda bulunur ve siz hocaya misafir gelmiş gibi hissedersiniz J Elinizde lokumla ve gülümseyerek ayrılırsınız odasından.

Bir gün, bir hastası geldi odasına girdi ve hoca hastaya şöyle dedi '' sizi on yıl önce Hacettepe de ameliyat edecektim ameliyata gelmediniz neden kaçtınız'' ! Hastanın gözleri büyüdü tabi.. Hocam hiç bir şeyi ve kimseyi unutmaz. Çok da az yemek yiyor. Sürekli ameliyatlar muayeneler kontroller nasıl aklında tutuyor acaba :)

Maalesef hastaları çok yanlış yönlendirip ölümüne sebep olan doktorlar var. Hocaya annesini getiren hasta şunları söyledi ''Memleketimizdeki doktor annenizi eve götürün yapacak bir şey kalmamış iki ay ömrü kalmış dedi. Bir yakınımız da sizden bahsetti ve son çare buraya geldik''.. Hasta ameliyatını oldu ve yıllarca yaşadı. Bazen ölümü durduramazsın evet ama yapacak bir şeyler varken insanları ölüme terk eden doktorlar var maalesef.

Bu yazıyı hocayı övmek için yazmıyorum. Hem kendisi bundan hoşlanmaz hem de benim haddime düşmez. Sadece böyle bir insanın, hocanın, babanın varlığından haberdar olmasını istedim herkesin. Tanılası insanlar vardır hayatta ve sokaklara, okullara, kütüphanelere, konferans salonlarına, üniversitelere adını vermek istersiniz. İşte bunu yaşıyorken yapmak lazım.. İnsanlara yaşıyorken değer vermeliyiz. Üniversite olarak hocamızı yaşıyorken ölümsüzleştirmeliyiz. Bence heykeli dikilmeli :)

Bu mübarek insan annesini genç yaşta kaybetmiştir ve belki ondandır bu denli mücadele etmesi. Hastaları bazen kullanmadıkları ilaçlardan, almadıkları kemoterapilerden veya başka önemli sebeplerden dolayı paylasa da her zaman hastaları onun için dua eder ve her zaman 'Allah sizi başımızdan eksik etmesin' derler. Belki de bu dualar bu yürekler insanların sevgisi ayakta tutuyor hocamızı. Herkesin de dediği gibi hocam; ömrün uzun ve sağlıklı olsun, yeri geldi babalık yaptınız yeri geldi kızdınız ama hepsinde siz haklıydınız sizi seviyoruz. Allah sizi ailenizin, bizim ve size ihtiyacı olan hastalarınızın başımızdan eksik etmesin.

Sevgi ve Saygılarımla

Eylül ERÖKSÜZ